Arapça:
وَإِذْ أَنجَيْنَاكُم مِّنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَسُومُونَكُمْ سُوءَ الْعَذَابِ ۖ يُقَتِّلُونَ أَبْنَاءَكُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءَكُمْ ۚ وَفِي ذَٰلِكُم بَلَاءٌ مِّن رَّبِّكُمْ عَظِيمٌ
Çeviriyazı:
veiẕ enceynâküm min âli fir`avne yesûmûneküm sûe-l`aẕâb. yüḳattilûne ebnâeküm veyestaḥyûne nisâeküm. vefî ẕâliküm belâüm mir rabbiküm `ażîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hani sizi, Firavun sülâlesinin elinden kurtardığımız zaman, hatırlasanıza, size azabın kötüsünü yapıyorlardı; oğullarınızı öldürüyorlar, kızlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda sizin için Rabbiniz tarafından büyük imtihan vardı.
Diyanet İşleri:
Sizi kötü azaba sokan, kadınlarınızı sağ bırakıp oğullarınızı öldüren Firavun ailesinden kurtarmıştık. Bunda, size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hani sizi Firavun soyundan kurtarmıştık. Size en ağır işkenceleri yapıyorlardı, aşağılık bir hale getiriyorlardı sizi, oğullarınızı öldürüyorlar da kadınlarınızı bırakıyorlardı ve bunda da Rabbinizden büyük bir sınama vardı size.
Şaban Piriş:
Size kötü bir ceza ile eziyet eden, Çocuklarınızı öldürüp, kadınlarınızı sağ bırakan Firavun hanedanından kurtarmıştık. Bu sizin için yüce Rab'biniz tarafından bir imtihan..
Edip Yüksel:
Hani size en kötü azabı uygulayan Firavun'un taraftarlarından sizi kurtarmıştık. Kadınlarınızı sağ bırakıp çocuklarınızı öldürüyorlardı. Bunda Rabbinizden sizin için büyük bir sınav vardı.
Ali Bulaç:
Hani size dayanılmaz işkenceler yapan, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı öldüren Firavun ailesinden sizi kurtarmıştık. Bunda Rabbinizden sizin için büyük bir imtihan vardı.
Suat Yıldırım:
Hem düşünün ki, sizi Firavun hanedanından kurtarmıştık.Onlar ki size pek acı bir işkence uyguluyor, oğullarınızı hep öldürüyor, kızlarınızı ise, (kendilerine hizmetçilik etmeleri için) hayatta bırakıyorlardı.Bunda, Rabbiniz tarafından size büyük bir imtihan vardı. {KM, Çıkış 1,16}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve (yâd ediniz ki) sizi Fir´avun´un âl´inden kurtarmıştık. Size azabın en şiddetlisini tattırıyorlardı. Oğullarınızı katlediyorlardı, kadınlarınızı da diri bırakıyorlardı. Ve bunda sizin için Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan var idi.
Yaşar Nuri Öztürk:
Şunu da hatırlayın: Sizi Firavun hanedanından kurtarmıştık. Size azabın en kötüsü ile işkence ediyorlardı: Oğlanlarınızı katlediyorlar, kadınlarınıza hayasızca davranıyorlar/kadınlarınızın rahimlerini yokluyorlar/kadınlarınızı hayata salıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden gelmiş büyük bir imtihan vardı.
Bekir Sadak:
Yeryuzunde haksiz yere buyukluk taslayanlari, ayetlerimden yuz cevirtecegim. Onlar butun ayetleri gorseler yine de inanmazlar
İbni Kesir:
Hani sizi, işkencenin en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı öldüren Firavun hanedanından kurtarmıştık. Bunda size Rabbınızdan büyük bir imtihan vardır.
Adem Uğur:
Hatırlayın ki, size işkencenin en kötüsünü yapan Firavun´un adamlarından sizi kurtardık. Onlar oğullarınızı öldürüyorlar, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. İşte bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardır.
İskender Ali Mihr:
Ve sizi kötü azaba maruz bırakan firavun ailesinden kurtarmıştık. Oğullarınızı öldürüyorlar, kadınlarınızı sağ bırakıyorlar. Ve bunda Rabbinizden büyük bir imtihan var.
Celal Yıldırım:
Hatırlayın ki, sizi Fir´avn hanedanından kurtardık
Tefhim ul Kuran:
«Hani size dayanılmaz işkenceler yapan, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı öldüren Firavun ailesinden sizi kurtardık. Bunda Rabbinizden sizin için büyük bir imtihan vardı.»
Fransızca:
(Rappelez-vous) le moment où Nous vous sauvâmes des gens de Pharaon qui vous infligeaient le pire châtiment. Ils massacraient vos fils et laissaient vivre vos femmes. C'était là une terrible épreuve de la part de votre Seigneur.
İspanyolca:
Y cuando os salvamos de las gentes de Faraón, que os sometían a duro castigo, matando sin piedad a vuestros hijos varones y dejando con vida a vuestras mujeres. Con esto os probó vuestro Señor duramente.
İtalyanca:
E quando vi salvammo dalla famiglia di Faraone che vi infliggeva il peggiore dei tormenti: uccideva i vostri figli e risparmiava le vostre donne ; era questa una dura prova da parte del vostro Signore!
Almanca:
(Und erinnert euch daran), als WIR euch vor Pharaos Leuten errettet haben, nachdem sie euch das Üblste an Mißhandlung zugefügt hatten, sie schlachteten eure Söhne ab und ließen (nur) eure Frauen am Leben. Darin lag wahrhaftig eine schwere Prüfung von eurem HERRN!
Çince:
当时,我使你们脱离法老的臣民,他们使你们遭受酷刑,屠杀你们的儿子,保全你们的女子。此中有从你们的主降下的大难。
Hollandaca:
En gedenk dat wij u van het volk van Pharao verlosten, die u jammerlijk verdrukte; zij doodden uwe mannelijke kinderen en lieten uwe vrouwelijke leven; daarin lag eene zware beproeving van uwen Heer.
Rusça:
Вот Мы спасли вас от рода Фараона. Они подвергали вас ужасным мучениям, убивали ваших сыновей и оставляли в живых ваших женщин. Это было для вас великим испытанием (или великой милостью) от вашего Господа.
Somalice:
Xusuusta markaan idinka Korinay Fircoon Dadkiisii iyagoo idin dhadhansiiyey Cadaab Xun, oo laynayey Wiilashiinna daynayeyna Gabdhihiinna, Arrintaasna waxaa ku Sugan Ibtilo Eebihiin Xaggiisa ka ahaatay oo wayn.
Swahilice:
Na pale tulipo kuokoeni kwa watu wa Firauni walio kupeni adhabu za mwisho wa uovu. Wakiwauwa wavulana wenu, na wakawaacha hai wanawake wenu. Na katika hayo yalikuwa majaribio makubwa kutokana na Mola wenu Mlezi.
Uygurca:
ئۆز ۋاقتىدا سىلەرنى پىرئەۋننىڭ قەۋمىدىن قۇتقۇزدۇق، ئۇلار سىلەرگە قاتتىق ئازابنى تېتىتاتتى، ئوغۇللىرىڭلارنى ئۆلتۈرەتتى، ئاياللىرىڭلارنى (خورلاپ ئىشلىتىشكە) ئېلىپ قالاتتى، بۇنىڭدا پەرۋەردىگارىڭلاردىن سىلەرگە زور سىناق بار ئىدى
Japonca:
われがフィルアウンの一族から,あなたがたを救った時を思いなさい。かれらはあなたがたを悪い刑罰で悩ましていた。かれらはあなたがたの男児を殺し,女児を生かして置いた。本当にその中には,あなたの主からの,重大な試練があったのである。
Arapça (Ürdün):
«و» اذكروا «إذ أنجيناكم» وفي قراءة أنجاكم «من آل فرعون يسومونكم» يكلفونكم ويذيقونكم «سوء العذاب» أشده وهو «يقتلون أبناءكم ويستحيون» يستَبْقون «نساءكم وفي ذلكم» الإنجاء أو العذاب «بلاء» إنعام أو ابتلاء «من ربِّكم عظيم» أفلا تتعظون فتنتهوا عما قلتم.
Hintçe:
हालॉकि उसने तुमको सारी खुदाई पर फज़ीलत दी है (ऐ बनी इसराइल वह वक्त याद करो) जब हमने तुमको फिरऔन के लोगों से नजात दी जब वह लोग तुम्हें बड़ी बड़ी तकलीफें पहुंचाते थे तुम्हारे बेटों को तो (चुन चुन कर) क़त्ल कर डालते थे और तुम्हारी औरतों को (लौन्डियॉ बनाने के वास्ते ज़िन्दा रख छोड़ते) और उसमें तुम्हारे परवरदिगार की तरफ से तुम्हारे (सब्र की) सख्त आज़माइश थी
Tayca:
“และจะรำลึกขณะที่เราได้ช่วยพวกเจ้าให้พ้นจากพวกพ้องของฟิรอาวน์ดดยที่พวกเขาบังคับขู่เข็ญพวกเจ้า ซึ่งการทรมานอันร้ายแรง พวกเขาฆ่าบรรดาลูกผู้ชายของพวกเจ้า และไว้ชีวิตบรรดาลูกผู้หญิงของพวกเจ้า และในเรื่องนั้น คือการทดสอบอันสำคัญจากระเจ้าของพวกเจ้า”
İbranice:
ואז חילצנו אתכם מאנשי פרעה שהיו מציקים לכם בייסורים רעים, בהריגת בניכם הזכרים ומחיים את נשותיכם (לחיים של עבדות,) ובזאת התנסיתם במבחן אדיר מריבונכם
Hırvatça:
I pošto smo vas Mi izbavili od faraonovih ljudi, koji su vas najgorom mukom mučili: mušku su djecu vašu ubijali, a žensku vam u životu ostavljali- to je bilo teško iskušenje od Gospodara vašeg.
Rumence:
Noi v-am mântuit de oamenii lui Faraon, căci ei vă supuneau la osânda cea mai rea: vă omorau fiii şi le lăsau pe fiicele voastre să trăiască. Aceasta a fost o grea încercare la care v-a supus Domnul vostru!
Transliteration:
Waith anjaynakum min ali firAAawna yasoomoonakum sooa alAAathabi yuqattiloona abnaakum wayastahyoona nisaakum wafee thalikum balaon min rabbikum AAatheemun
Türkçe:
Şunu da hatırlayın: Sizi Firavun hanedanından kurtarmıştık. Size azabın en kötüsü ile işkence ediyorlardı: Oğlanlarınızı katlediyorlar, kadınlarınıza hayasızca davranıyorlar/kadınlarınızın rahimlerini yokluyorlar/kadınlarınızı hayata salıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden gelmiş büyük bir imtihan vardı.
Sahih International:
And [recall, O Children of Israel], when We saved you from the people of Pharaoh, [who were] afflicting you with the worst torment - killing your sons and keeping your women alive. And in that was a great trial from your Lord.
İngilizce:
And remember We rescued you from Pharaoh's people, who afflicted you with the worst of penalties, who slew your male children and saved alive your females: in that was a momentous trial from your Lord.
Azerbaycanca:
(Ey İsrail övladı!) Yadınıza salın ki, sizi Fir’on əhlinin əlindən qurtardıq. Onlar sizə şiddətli əzab verir, oğullarınızı öldürür, qadınlarınızı isə (özlərinə xidmət etmək üçün) diri saxlayırdılar. Bu sizin üçün Rəbbiniz tərəfindən böyük bir sınaq idi.
Süleyman Ateş:
(Ey İsrail oğulları), hatırlayın o zamanı ki biz sizi Fir'avn ailesinden kurtarmıştık. Onlar size azabın en kötüsünü yapıyorlardı: "Oğullarınızı öldürüyor, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda, size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı.
Diyanet Vakfı:
Hatırlayın ki, size işkencenin en kötüsünü yapan Firavun'un adamlarından sizi kurtardık. Onlar oğullarınızı öldürüyorlar, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. İşte bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardır.
Erhan Aktaş:
Hani Biz, size azâpların en kötüsünü yapan; oğullarınızı öldürüp, kadınlarınızı sağ bırakan Firavun toplumundan sizi kurtarmıştık. Bunda, sizin için Rabb’inizden büyük bir sınav vardı.”
Kral Fahd:
Hatırlayın ki, size işkencenin en kötüsünü yapan Firavun'un adamlarından sizi kurtardık. Onlar oğullarınızı öldürüyorlar, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. İşte bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardır.
Hasan Basri Çantay:
Hani sizi Fir´avn haanedânından kurtarmışdık. Onlar ki size azabın kötüsünü yüklüyorlardı. Oğullarınızı öldürüyorlar, yalınız kızlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda size Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.
Muhammed Esed:
Ve "Hani, size dayanılmaz acılar çektiren; kadınlarınızı sağ bırakıp bölük bölük oğullarınızı katleden Firavun toplumunun elinden kurtarmıştık sizi! Bu, Rabbinizin büyük bir sınamasıydı size" (diyerek Allahın sözlerini hatırlattı onlara).
Gültekin Onan:
7:139
Ali Fikri Yavuz:
(Şu hikmete bakın ki), hani sizi Firavun ailesinden kurtarmıştık. Onlar ki size azâbın kötüsünü yüklüyorlardı. Oğullarınızı öldürüyorlar, (kendilerine hizmet için) kadınlarınızı diri bırakıyorlardı. İşte bunda, size, Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan var.
Portekizce:
Recordai-vos de quando vos livramos do povo do Faraó que vos infligia os piores castigos, sacrificando os vossosfilhos e deixando com vida as vossas mulheres; naquilo tivestes uma grande prova do vosso Senhor!
İsveççe:
Och minns att Vi befriade er från Faraos män, som vållade er svåra lidanden, anställde blodbad på era söner och [bara] skonade era kvinnor - detta var en hård prövning, som er Herre [lät er utstå].
Farsça:
و [یاد کنید] هنگامی را که شما را از [چنگال ظالمانه] فرعونیان نجات دادیم، هم آنان که شما را به سخت ترین صورت شکنجه می کردند، [و به شکلی گسترده] پسرانتان را می کشتند، و زنانتان را [برای به عزا نشستن در مرگ پسران و بیگاری] زنده می گذاشتند، و برای شما در این [امور] آزمایشی بزرگ از سوی پروردگارتان بود.
Kürtçe:
وە (بیربکەنەوە) لەو وەختەی رزگارمان کردن لە دەست و پەیوەندەکەی فیرعەون کە ئەشکەنجە و ئازاری سەختیان دەدان کوڕانی ئێوەیان دەکوشت و ئافرەتانی ئێوەیان دەھێشتەوە (بۆ خزمەتی خۆیان) وە لەو (ئازاردانە) تاندا تاقی کردنەوەیەکی گەورە بوو لەلایەن پەروەردگارتانەوە
Özbekçe:
Сизларни ёмон азобларга қўяётган, ўғилларингизни ўлдириб, қизларингизни тирик қолдираётган Фиръавн аҳлидан қутқарганимизни эсланг! Ва бу ишда Роббингиздан улуғ синов бордир.
Malayca:
Dan (Tuhan berfirman): Ingatlah ketika Kami selamatkan kamu dari Firaun dan kaumnya, yang menyeksa kamu dengan azab seksa yang seberat-berat dan seburuk- buruknya; mereka membunuh anak-anak lelaki kamu dan membiarkan hidup anak-anak perempuan kamu; dan (ingatlah bahawa) yang demikian itu mengandungi cubaan yang besar dari Tuhan kamu.
Arnavutça:
(Kujtohuni) kur Na ju shpëtuam nga populli i Faraonit, i cili ju torturoi pa masë: fëmijët meshkuj i mbytnin, kurse femrat tuaja u linin gjallë. Kjo ka qenë sprovë e madhe për ju nga Zoti juaj.
Bulgarca:
И ви спасихме от хората на Фараона, които ви наложиха най-лошото наказание - избиваха синовете ви, а пощадяваха жените ви. В това имаше за вас велико изпитание от вашия Господ.
Sırpça:
И пошто смо вас Ми избавили од фараонових људи, који су вас најгором муком мучили: вашу мушку децу су убијали, а женску су вам у животу остављали - то је био спас од вашег Господара.
Çekçe:
A věru jsme vás zachránili před rodem Faraónovým, který vám působil kruté mučení, syny vaše zabíjel a jen ženy vaše naživu nechával. A v tom zajisté byla zkouška velká od Pána vašeho.
Urduca:
اور (اللہ فرماتا ہے) وہ وقت یاد کرو جب ہم نے فرعون والوں سے تمہیں نجات دی جن کا حال یہ تھا کہ تمہیں سخت عذاب میں مبتلا رکھتے تھے، تمہارے بیٹوں کو قتل کرتے اور تمہاری عورتوں کو زندہ رہنے دیتے تھے اور اس میں تمہارے رب کی طرف سے تمہاری بڑی آزمائش تھی
Tacikçe:
Ва шуморо аз оли Фиръавн раҳонидем. Ба азобҳои сахтарин меозурданд, писаронатонро мекуштанд ва занонатонро зинда мегузоштанд ва дар ин аз ҷониби Парвардигоратон озмоише бузург буд.
Tatarca:
Ий Ягъкуб балалары! Без сезне Фиргаун кауменнән коткардык, алар сезне каты ґәзаб белән ґәзаб кылыр иделәр, кыз балаларыгызны калдырып, ир балаларыгызны үтерер иделәр. Ошбу эшләрдә Аллаһ тарафыннан олугъ бәла вә сынау бар сезнең өчен.
Endonezyaca:
Dan (ingatlah hai Bani Israil), ketika Kami menyelamatkan kamu dari (Fir'aun) dan kaumnya, yang mengazab kamu dengan azab yang sangat jahat, yaitu mereka membunuh anak-anak lelakimu dan membiarkan hidup wanita-wanitamu. Dan pada yang demikian itu cobaan yang besar dari Tuhanmu".
Amharca:
ከፈርዖንም ቤተሰቦች ብርቱን ቅጣት የሚያቀምሱዋችሁ ወንዶች ልጆቻችሁን የሚገድሉ ሴቶቻችሁንም የሚተዉ ሲኾኑ ባዳናችሁ ጊዜ (አስታውሱ)፡፡ በዚህም ውስጥ ከጌታችሁ ዘንድ የኾነ ከባድ ፈተና አለበት፡፡
Tamilce:
(இஸ்ரவேலர்களே!) கொடிய தண்டனையால் உங்க(ள் மூதாதைக)ளைத் துன்புறுத்திய ஃபிர்அவ்னுடைய குடும்பத்தாரிடமிருந்து உங்க(ள் மூதாதைக)ளைக் காப்பாற்றிய சமயத்தை நினைவு கூருங்கள். அவர்கள் உங்கள் மகன்களைக் கொன்று குவிப்பார்கள். இன்னும், உங்கள் பெண்(பிள்ளை)களை வாழவிடுவார்கள். இன்னும், இதில் உங்கள் இறைவனிடமிருந்து பெரிய சோதனை இருந்தது.
Korece:
기억하라 하니 하나님께 서 파라오 백성들로부터 너희를 구하사 그들은 너희에게 고난을 주어 너희의 남아들을 살해하고 여아들은 살려 두었으니 그 안에 는 너희 주님께서 내린 큰 시험이 있었더라
Vietnamca:
(Các ngươi hãy nhớ lại) việc TA đã giải cứu các ngươi khỏi đám quân lính của Pha-ra-ông, họ đã đàn áp các ngươi bằng cực hình man rợ, họ đã tàn sát con trai của các ngươi và tha cho con gái của các ngươi. Trong sự việc đó là sự thử thách to lớn từ Thượng Đế của các ngươi dành cho các ngươi.
Ayet Linkleri: